Hande Altaylı bu kitabı ile bana gönlüme Merhaba dedi.
Evimin hemen dibinde kültür merkezi var ve kültür merkezinin güzel mi güzel kocaman bir kütüphanesi. İşte orada gezerken görüp bir zamanlar adını çok duyduğum bu romanı alıp okumamla başladı her şey. Önce Hande Altaylı'nın kalemine sonra kitabın kurgusuna bayıla bayıla okudum.
İlk önce karakterlere sonra ise hikayeye vuruldum.
Bazı yerlerinde üzüldüm, yüreğim kırıldı. Bazı yerlerinde ise eğlendim, mutlu oldum.
Narin'in yaşamak zorunda bırakıldığı o yıkık çocukluk dönemi,
Moskof Recebin vurdum duymaz bencil babalığı,
Kara Hatice'nin pısırıklığı, evlat sorumsuzluğu,
Fuat karakterinin dengesiz, ne istediğini bilmeyen halleri...
Yordu, kızdırdı,üzdü.
Ama yine de okuttu, sevdirdi.
Bir kitaptan beklediğim her şey vardı hemde fazlasıyla.
İçine aldı beni götürdü uzaklara gezdirdi sonra birden küt diye olduğum yere bıraktı.
Kahperengi kitabı diziye uyarlanıp Merhamet olmuş ama evinde tv bile olmayan bana dizi izlemek biraz fazla sanırım. Birde uyarlamaların başarısızlığı var ki bence hayallerimdeki gibi kal Narin ve ben hep seni hatırladıkça o burukluğu yaşamaya devam edeyim.