Kahvevekitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kahvevekitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Eylül 2018 Pazartesi

Kahverengi değil Kahperengi gözler!.. (Hande Altaylı)

Hande Altaylı bu kitabı ile bana gönlüme Merhaba dedi.
Evimin hemen dibinde kültür merkezi var ve kültür merkezinin güzel mi güzel kocaman bir kütüphanesi. İşte orada gezerken görüp bir zamanlar adını çok duyduğum bu romanı alıp okumamla başladı her şey. Önce Hande Altaylı'nın kalemine sonra kitabın kurgusuna bayıla bayıla okudum.

İlk önce karakterlere sonra ise hikayeye vuruldum.
Bazı yerlerinde üzüldüm, yüreğim kırıldı. Bazı yerlerinde ise eğlendim, mutlu oldum.


Narin'in yaşamak zorunda bırakıldığı o yıkık çocukluk dönemi, 
Moskof Recebin vurdum duymaz bencil babalığı,
Kara Hatice'nin pısırıklığı, evlat sorumsuzluğu,
Fuat karakterinin dengesiz, ne istediğini bilmeyen halleri...

Yordu, kızdırdı,üzdü.
Ama yine de okuttu, sevdirdi.

Bir kitaptan beklediğim her şey vardı hemde fazlasıyla.
İçine aldı beni götürdü uzaklara gezdirdi sonra birden küt diye olduğum yere bıraktı. 

Kahperengi kitabı diziye uyarlanıp Merhamet olmuş ama evinde tv bile olmayan bana dizi izlemek biraz fazla sanırım. Birde uyarlamaların başarısızlığı var ki bence hayallerimdeki gibi kal Narin ve ben hep seni hatırladıkça o burukluğu yaşamaya devam edeyim.




17 Ağustos 2018 Cuma

Huzur ve Ben!


Sevdiğim herşey yanımda olsun benden mutlusu yok. 
Çocukları parka götürünce ben :) 
Çünkü sevdiğim herşeyi torbaya doldurup tüm gün pinekliyorum, bir ağaç altında, bir bank üstünde bir kaydırak ucunda seviyorum galiba huzuru hobilerim de aramayı.
Ve yalnızlığımı...




17 Haziran 2016 Cuma

Kürşat Başar-Yaz

Az önce bitirdiğim bir kitap 'Kürşat Başar-Yaz' annemin hediyesiydi  Canım annem... Geçen yıl hediye etmişti. Ben yine her zamanki gibi arkadaşlarımdan aldığım kitaplara öncelik verip kendi kitaplarımı sonraki sıraya koydum (Çünkü emanet kitap alınca hemen vermek istiyorum, yoksa içim içimi yiyor) Az önce bitirdim ve sevdim  İlk Kürşat Başar kitabım zaten pek Türk yazar okumam çok sayılıdır. Sayfalar hızla akıp gitti. Çocukluğu Kıbrıs'ta geçen ve her zaman kendi kimliğini arayan adamın hikayesi! Kitap boyunca sık sık Kıbrıs savaşlarına ve orada yitip giden insanlara tanık oluyorsunuz ve birde kahramanımızın hayatı, kendini araması, hayat yolundaki çabaları, çocukluk aşkına duyduğu özlem ve kitap okumak,yazmak hayalleri  Tavsiye eder okuyunca düşüncelerinizi paylaşmanızı rica ederim


14 Mart 2016 Pazartesi

Melekler Zamanı-Fatma Erdek

Böyle bir günde bu kadar derin acıların içinde tüm gün hiç bir şey yapmadan oturmak istesem de kitabın havası sönmeden yazmak istedim.
Ülkemizin sonu hayr olsun. Bir an önce güzel günler gelsin.
Bu acıların sonu güzel olsun ve evlatlarımıza güzel günler kalsın 
İnşallah...


Fatma Erdek'in okuduğum ikinci kitabı.
İlk olarak Gece ve Şafak okumuştum. Ve tanışmamızın ilk kitabını çok sevmiştim. Bazı yerleri-kesişmeleri azıcık hikaye usulü gelmiş olsa da başından sonuna kadar hızla ilerlemiş ve finali güzel olmuştu.
Şimdi ise bu kitaba aynı duygular ile başlayıp biraz daha kendimi kaptırdım.
Karakterleri beni oldukça etkiledi. Kalemin akışı, romanın baştan sona sarsıcı olması ise kitabı bütünü ile çok sevmemi sağladı.
Küçük hanım uyudukça veya ondan fırsat buldukça okuduğum ve hızla bitirdiğim Melekler Zamanı kitabı şimdiden hafızamda derin bir yer kazandı. 


Kahvemi çikolatamı kapıp zevkle okudum. Kalın bir kitap olmasına rağmen ve benim koşturmalarım 4 günde bitti. 
İlk önce Barlas karakteri üzülmeme ve yorulmama sebep oldu. Bazı zamanlarda nasıl anne ve babalar var dedim bazı zamanlarda ise güçlü bir kadın olan Nesil ile sakinleştim.
Sonra ise Ekin bebeğin masumiyeti beni benden aldı.

"Hafif acılar konuşabilir ama, derin acılar dilsizdir."

Belki bu söz bile kitaba derinden bağlanmaya yeter.
Çok bir şey yazmak içimden gelmiyor ama sadece okumadıysanız okuyun derim.
Başka da bir şey yazmak istemiyorum hele kalbim bu kadar buruk ve hüzünlü iken
Sevgiyle...






6 Şubat 2016 Cumartesi

Kitap alışverişim :) Hem de Antalya kitap fuarından :D

Merhabalar, mutlu huzurlu günler herkese...

Yaz sonu kısa bir Antalya turu yaptık. Minik kızım ben ve annem.
Annem zaten annesini ve kardeşlerini görmek için gidecekti bende takıldım peşine.
Bebeğimi görsünler dedim :)
Bebekle gezme konusunda dehşet cesaretliyim.

Neyse efendim ayrıntılar başka bir postta :) Şuan konumuz kitap.
Antalya'da fuar olduğunu duyunca kuzenimle hadi dedik gitmeden olmaz. Arka kısımda olan büyük kule kitap fuarından aldıklarım. Öndeki küçük kule ise teyzemin kitaplığından aşırdıklarım :)
Hayır tabi ki rızası vardı :) Çalmadım kadının kitaplarını.


Ve geldikten sonra 1 ay içinde tüm kitapları okudum :( İnsan yavaş yavaş sindire sindire okur değil mi? Yok ille silip süpüreceğim. Bu ay ise arkadaş kitaplığına dadanıp bir kaç kitap aldım. 
Onları silip süpürdüm mü benim iş tamam :)

Ehh tabi birde İstanbul Tüyap Kitap Fuarı var ki oranın ganimetleri de başka bir postta.
Çünkü oradan aldığım hiç bir kitap şuan elimde değil okumak isteyen arkadaşlarımı geziyor :)

Sevgiler, Bol okumalı günler hepimize...


17 Ağustos 2015 Pazartesi

Sessiz ol Şeytanı Uyandırma John Verdon Yoksa!.. :)

Bir güzel kitap daha John Verdon'un kaleminden.
Uzun zamandır kitaplığımda bekliyordu ama bir türlü yüreğim seslenmemişti.
Sonra bir gün nihayet niyetlendim ve hızla bitirdim.


Şeytanı Uyandırma klasik John Verdon kalemi ile süslü bir kitap. Karışık bir olay, iyice benimsediğimiz emekli dedektif, Minik kasabalar, mutlu insanlar ve bir katil.

Sürpriz son, akıcı konu, hızlı kalem.

Ama John Verdon'un 3. kitabı sanki bir tık düşmüş gibi. Ya yazarı tanıdığımızdan dolayı yada yazılması gereken bir kitap olup okuyucuyu çok bekletmemek adına kaleme alınmış gibi durduğu için.
Tam bilemedim...

Benim için kitabın bir kaç kırılma noktası vardı belki onlar bu kadar basit bağlanmasaydı kitap ilk iki kitaptaki etkileyiciliği elden bırakmamış olurdu.

Kitaplar hakkında çok ayrıntılı yazmayı sevmediğimden, okumak isteyenlere ip uçları bırakmanın daha keyifli olduğunu düşündüğüm için pek ayrıntı vermeyeceğim.

Okurken katili tahmin etmedim :)
İlk iki kitapta tahmin ettiğim kişiler çıkmamıştı çünkü 
:D
Tam bir beceriksizlik yani
Bu sefer katil çıkınca kalbimden vurulmadım. Hatta uzun bir süre 'Bu kimdi Laa bu kişi kitabın neresinde vardı ki' oldum :D

Yani işte olmadı bir türlü.
Birde siz okuyun yada okuduysanız yazın bakalım bana bende mi bir anormallik var yoksa bu seferki kitapta mı bir şey var
:))





5 Temmuz 2015 Pazar

En Değerlilerimiz için-ADEM GÜNEŞ


Huzurlu geceler blog arkadaşlarım.
Ramazan, iftar, davetler derken başladık bitiriyoruz bile.
Hem bebek hem sıcak derken olabildiğince az hareket bol uzanma parklarda vakit öldürme olarak geçirmeye çalışıyorum ramazanı.

Bir örtü üzerinde parkın en güzel esen söğüt altında bol bol kitap okuyorum neyse ki...
Yani vakit değerlendirme vakti.
Benim minik kuzuda oldukça sever parklarda vakit öldürmeyi. Durum böyle olunca anne mutlu bebek mutlu vakitleri geçiriyoruz.


İşte bir park günü hızla okuyup bitirdiğim Adem Güneş kitabı.
0-6 yaş aralığında çocukları 100 temel kural ile anlatmış. Çok farklı bir seçenek sunmuş okuyucuya.
Hızla, Akılda kalıcı şekilde okunup uygulanacak bir kitap.

Kısa ve öz olması vakti olmayan bir çok ebeveyn için bulunmaz bir nimet.
Hem uygulama kısmı içinde oldukça pratik az ve öz.

Benim gibi bebek yetiştirme konusunda uzman bilgileri almak ve bu doğrultuda evladını yetiştirmek isteyenler için süper. Kızmadan,bağırmadan anlatarak öğreterek, bol bol oynayarak ilgilenerek bebeğini sağlıklı bir birey olarak yetiştirmek isteyenlere seve seve öneririm.

Satın almak isteyenler için:

Tanıtım:


Türkiye'nin en çok okunan pedagoji kitapları yazarı Pedagog Dr. Adem Güneş, bu kez çocukluk döneminin en kritik çağını ele aldı. Çocuğun kişiliğinin ana hatlarının oluştuğu 0-6 yaş dönemi ve bu dönemde kaçırılmaması gereken 100 Temel Kural'ı kısa, öz ve sade bir dille bu eserde topladı.

Bir Hint atasözü; "Çocuklarınızı 6 yaşına kadar bana verin, 60 yaşına kadar sizin olsun…" der… Pedagojik açıdan doğrudur bu söz… Zira çocukluk dönemi, his edinim dönemidir… Ve hangi his yerleşirse 6 yaşına kadar çocuğa; o, huya dönüşür… İncecik sızı bırakır duyguda, sökülüp atılması kolay olmayan…

Kiminde, uğursuz bir iç ses gibi fısıldar durur, bütün bir ömür değersizlik hissettirir insana iliklerine kadar… Kiminde ise cıvıl cıvıl bir iç kıpırtısı verir, dinmek bilmez yaşama sevinci… Ve en zor anlarda çocukluğun tebessümü koşar gelir yardıma... Her insanın sadece bir kez çocuk olma hakkı vardır… O da anne babasının çocukluğunu yaşamasına izin verdiği kadardır… 
(Tanıtım Bülteninden)

28 Haziran 2015 Pazar

Sımsıcak Bir Roman; Kırık Kalpler Tamircisi

İstanbul... 
Beyaz örtünün esareti altında kalmış, mis gibi temiz hava kokusu etrafa yayılmış, insanlar yeni yeni dışarı çıkma cesaretini göstermişti.

Minik kızım uyurken bu güzelliğin tadını çıkarmaya niyet ettim kuzuyu uyandırmadan attım pusete. Aldım yanıma sıcacık bir kahve birde okunmayı bekleyen kitapların içinden bir adet.kitap çıktım dışarıya :) 



Ilık havanın, mis kokunun, beyaz güzelliğin tadını çıkardım. 
Ama olmadı bir türlü başlayamadım kolumun altındaki kitaba.
Hadi biraz yürüyeyim, oturup bankta kahve içeyim, biraz da manzarayı seyredeyim derken bir türlü okuyamadım kitabı. 
Eve gelince unuttum başka başka kitaplar okudum, filmler izledim, vakit öldürdüm.
Vakti gelmemiş demek ki buluşmamızın.

Sonra birden ne okusam diye kitaplığın önünde dururken gördüm yine kapağı bile enerji veren bu güzel kitabı. 
Hadi dedim bu gece kuzucuğumu uyuturken başlayayım.
Ve iki uyutma seansında bitirdim hemde yüzümde kocaman bir gülümseme ile.



Uzun zamandır böyle eğlenceli, duygulu, hızlı ve dost kokulu bir kitap okumamıştım.
:)
Pek mutlu oldum, pek sevdim.
Sadece baş karakteri değil diğer tüm karakterleri içimde yüreğimde hissettim.
Sımsıcak bir kasaba hayatının en yakını oldum. Bir kasaba dostluğu yaşadım, 

Kumlarda çıplak ayakla yürüdüm kimi zaman, 
bazen küçük cafeden kahve aldım bende onlarla birlikte, 
cimleri biçtim, 
sabah yürüyüşü yaptım Rebecca'yla, 
ikindi vakti veranda da kitap okudum. 
Yoldan geçen Joy'a selam verdim.

Kitabı okumadım yazarın kalemi sayesinde yaşadım.
Böylece Melissa Senate ile tanışmış oldum.


Şimdi ise yazarı tanıdıktan sonra gördüğüm bir diğer kitabını Aşk Tanrıçası'nın Yemek Okulu nu okumak istiyorum.

Kitapların yorumları ve fiyat bilgileri için tık tık...


2 Haziran 2015 Salı

Elif Şafak Ve İskender


Yeniden Elif Şafak okuyorum. Aşk, Mahrem ve İskender :)
Benim için Elif Şafak yolculuğu burada son buldu. 
Sanırım Şafak benim yazarım değil.
Aşk kitabında çok yumuşak duygular yaşamış ve o kitabını çok sevmiştim.
Mahrem ve İskender kitaplarını ise aynı duygular içinde okudum.


İkisininde konuları iyiydi sadece son kısımlarında heyecanlanıp hızla bitirdim. Onun dışında başladığım kitabı bitirmek adına devam ettim. Ama yine İskender Mahrem kitabına göre biraz daha merak uyandırıcıydı.

Kitabın sonu için güzel şeyler yazabilirim.
Yavaş yavaş ilerleyen hikaye son 20-30 sayfada birden hızlandı. Pat pat sürprizler çıktı ve şaşkınlık içinde pat diye bitti.

Ama Elif Şafak'ın kaleminde var bu. Yaymak yaymak yaymak. Sonra artık bitmesine gerektiğine karar verip hızlı hızlı bir final yapıp bitirmek.

Biraz Sezon başında bol reklamlı başlayan dizinin reytingler yüzünden birden final yapması gibi.

İşte 3 Elif Şafak kitabı okudum ve benim yazarım olmadığına karar verdim.
Ben yeni kitaplarla yeni yazarlarla kahve molası vermeye devam edeceğim. 

Belki bir gün yine bir Elif Şafak kitabı okur yazarım.
Kim Bilir?..

12 Mayıs 2015 Salı

Yüreğin Kraliçesi-Judith Mcnaught

Kusursuz


Bu sefer beni çok sarmasa da yine bir Judith Mcnaught kitabı okudum.
Sanırım alışmışım Judith Mcnaught'ın kabarık elbiseli kızların balo salonlarında dolaşıp bir düke aşık olmasına ve karmakarışık bir aşk yaşamalarını kaleme aldığı romanlarını okumaya.
O yüzden pek ısınamadım bu seferki romanına. Ama yinede hem hikaye hem final merakı ile okudum.

Kitabın uzunca bir süre aynı mekanda geçmesi beni biraz yordu. Birde bu sefer karakterlere pek ısınamadım gitti. Hani şu kendisini kaçıran kişiye aşık olma durumu var yaa hah iste sanırım ondan :)
Yada ne bileyim tam olacak derken yine bir kavga yada diklenme ile bir türlü anlaşamayan aşıklar durumu. Dedim ya bir yerlerde saramadı beni roman ama yine okunur bir kitaptı.
Şimdi okumak istediğim birde Judith Mcnaught Tarihi Aşk Romanı kategorisinde olan Westmoreland Serisini okumak istiyorum

İçinde Aşk Saklı (1985)
  • Düşler Krallığı (1989)
  • Sen Gelmeden Önce (1994)


Özet;
Kuşkusuz, acıklı çocukluğunun kaosundan sıyrılıp kusursuz bir yaşam yaratmayı başaran bir genç kızın, korkunç bir suçla itham edilirken inatla masum olduğunu iddia eden genç bir adamla karşılaşmasının ve ikisini birbirine bağlayan çaresizlik, aşk ateşi ve tutkunun dramatik öyküsüdür.

Koruyucu aileler arasında sürüklenirken kendisini evlat edinen ailenin sevgi şemsiyesi altında, yüreğinin yaraları iyileşen Julie Mathison, hayat dolu bir genç kıza dönüşmüştür. Yaşadığı küçük Teksas kasabasında öğretmenlik yapmakta; kendisine koşulsuzca verilen sevgiyi, sevgiyle geri ödemek ve hayalindeki 'kusursuz' hayata ulaşmak için elinden geleni yapmaktadır.

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Her gün Anneler Günü :))

Fotograftaki hokka burunla aramizdaki buyuk askin kokleri ona dayanir annecigime  
Cunku biz birbine asik bir anne-kiz olarak yasadik. 
Tum sevinclerimiz,huzunlerimiz hep bir aradadir. 
En ufak seyler bile paylasilmalidir bizde. 
Tum aykiri fikirlerime saygi duyar,
iyi kotu herseyimde yanimdadir. 

En iyi arkadasim, en iyi dostum, en yakin kankam, en fanatigimdir. 
Sirtimi hep ona dayarim... Bilirim hep telefonumun ucundadir. 
Annem, can yoldasim, KAHRAMANIM. Bu guzel gunun kutlu mutlu olsun. 

Yuregimin en derini. En guzel duygularimin sahibi @sevdasokagi23 
Kucuk melegimizle hep birlikte olalim insallah



14 Nisan 2015 Salı

Koş Deniz Koş!...


 Huzurlu akşamlar
Geçtiğimiz hafta o kadar çok gezdim ki bu haftayı full evde değerlendirmek gibi bir hayalim var. Umarım olur :) Ve biraz dinlenebilirim. Hem ev gezmeleri hem avm hem alışveriş bünyeye fazla geldi. Devamlı kafamı koyacak bir yastık veya dinlenebileceğim bir koltuk arıyorum.

Gerçi bu postu hazırlayıp yine bir davete icabet etmek için hazırlanmaya başlayacağım.
Sonra birde akşam yemeği davetimiz var eve gelmek yine 8'i bulacak gibi.



Gratis kartıma biraz puan birikmişti haydi dedim durmasın orada harcayayım :)
Baby lips'in ününü çok duymuştum alıp denemek istedim ama pek sevmedim ben. Yani öyle meşhur olacak kadar iyi gelmedi bana. Daha iyi koruyucular var. Fiyatları uygun ama bilmem yani üzerine biraz daha ekleyip daha güzellerine sahip olabilirsiniz.

Rexona indirimdeydi :D sadece alma sebebim bu yani. Birde çekmecemde bir deodorant bulunsun istedim. Her ihtimale karşı. 

Haa birde Vücut spreyi aşkım var ki sormayın. Bir yanım parfüm dolu bir yanım sprey dolu. Hangisi daha ağır basıyor bilmiyorum ama hepsi benim bebeklerim :D


Malumunuz biraz biraz güneş yüzünü gösterdi. Geçen yıl minik kızımın uykusu için çıktığım parklar bu sene bize tam bir oyun ortamı olacak belli.
O yüzden oturmam ne mümkün. O salıncak sizin bu kaydırak benim koşturup duruyorum.
Bebek arabamızı evde bırakıp yürüyerek iniyoruz parka. Sonra sitenin içinde park park geziyoruz.
Bazen yorulup oturuyor biraz abur cubur tüketiyor da bende yanında bir kaç sayfa bir şeyler okuyabiliyorum :)


İşte havanın biraz bulutlu esintili olduğu günlerde ise mekanımız kahve durağı :)
Bebeleri salıyoruz meydana bir kaç lafın belini kırıyoruz arkadaşlarla.

:)
Sağlığımız yerinde olsun da bir mevsim gelir bir mevsim geçer.
Ve her seferin biraz güneşi şikayet eder biraz yağmurdan dem vururuz.





2 Nisan 2015 Perşembe

Halit Hüseyni-Khaled Hosseini Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş kitaplarının yaşama sebebi!



Okudukça darmadağın oldum.
Okudukça yıkıldım.
Okudukça gitmek, gezmek o ülkenin havasını solumak istedim.
Yaşadığım korkular, hüzünler, mutluluklar gözüme incir çekirdeğini doldurmayacak kadar hafif gözüktü. 

Gerçek bir ülke ve bu ülkede yaşanmış bir kaç küçük hikaye...
Şuan yaşanan hala devam eden bir çok hayat...


Huzurlu dünyamızda yaşarken diğerlerini hiç düşünmemek...
Yada kısa süreli hissedip tekrar o huzurlu dünyamıza dönmek.

Hayat çok kısa ve aslında bir o kadarda uzun.


Halit Hüseyni iki muhteşem kitabı ile yıkmış geçmiş ortalığı. Uzun zamandır okumak istediğim bu iki kitabı bu kadar geç okuduğum için kızdım kendime. Okudukça okumak, Okudukça daha çok hissetmek istedim Afganistan'ı. Kabil'i buram buram hissettim yüreğimde. Kimi zaman mutluluk kimi zaman hüzün gözyaşı döktüm. Ağladıkça daha çok hissettim kahramanları

Şimdi ise şiddetle tavsiye etmekle kalmıyor yaşayın diyorum sizlere.
Okuyun ve yaşayın bu iki dokunaklı kitabı.

Uçurtma avcısı özet:
Emir ve Hasan, Kabilde monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emirle Hasanın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip Californiaya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasanın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısında anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...

Bin muhteşem güneş özet:
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistanın Khaled Hosseinide yaşadığı gibi…

Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısıyla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseininin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden…

Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…

Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.

Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla "beklenen" bir roman…












17 Mart 2015 Salı

Merhaba Nora Roberts :)



Sonunda Nora Roberts okudum.
Serinin üçüncü kitabından başlamam ise tam bir fiyasko :(
Şimdi sıra seriyi sırası ile okuyup hakkını vermeye geldi.
Nora Roberts'in kalemi oldukça keyifli, akıcı ve egzotik...
Çok keyifle bir günde okudum. Hafif bir grip geçirdiğim gün çok iyi bir yatak arkadaşı oldu bana.
Böylece zaten ince olan kitap hızla bitti.

Kitapta sadece beni yoran karakterlerin meslek gibi belirgin özelliklerinin tekrarlanması oldu ki bu beni çok yordu. Her seferinde Emma çiçeklerle ilgilendiği için, Mac fotoğrafcı olduğu için, Parker'ın görevi organizasyon olduğu için gibi her seferinde karakterlerin ne iş yaptıkları tekrarlanıyor. Okuyucu zaten okuduğu kitapların başında kim sarı saçlı, Kim daha güzel, kim daha akıllı gibi bir çok özelliği aklında tutar ve ona göre bir karakteri benimser.
O yüzden bence bu kadar sık hatırlatmaya gerek duyulmamalı gibi geldi.

Onun dışında dedim ya çok eğlendim ve çok huzurla okudum ;)
Tavsiye eder yorumlarınızı beklerim 

13 Mart 2015 Cuma

Kat Kat Tat Sever misiniz? ;)


Ben gibi!
Kat kat tat Sever misiniz?
:)
Çocukluğumun aburcuburlarının başını çeker kendisi.
Pek severim çıtır çıtır yemeyi.


İşte buyruun bir Kat kat tat serüveni.
Uykusuz bir geceyi uykusuz bir sabaha bağladığım zaman pek bir enerjik olurum ben.

Sabahın 7'sinde öyle evin içinde dolanırken enerjimi harcayacak uğraş bulunca pek sevindim. Baktım malzemeler var hadi dedim boş durmayayım attım kendimi mutfağa ;)


Biraz şeker, kavanozun dibinde nutella, buzluktaki bir kaç adet milföy


Sıra sıra sıraladım minik Kat kat tatlarımı
Lezzetten fışkırdı bazıları.


Çok pratik çok kolay şerit şeklinde kestiğim milföy hamurlarının içine sürdüm nutella ve kıvırdım hızlıca.


Sonrada şekere bulayıp pembeleşene kadar fırınladım.
İşte hepsi bu kadar yanına da kahvemi alıp güneşe karşı balkonda pinekledim
:)

Keyif, huzur hepsi bizim için yeter ki içimizde biraz istek olsun.
Elimizdekiler ile her daim yetinelim.
Gerisi gelir bir şekilde bizi bulur...
;)

Huzurlu geceler







23 Şubat 2015 Pazartesi

Hafta Sonu Keyfi :) Mum Aşkı



Mis gibi bir hava var disarida hadi bebelerinizi kapip atin kendinizi sokaga. Kuru bir bank bulsaniz #kitap bile okunur o derece yani Biz gezdik geldik bile Bu arada fotografta gormus oldugunuz cakmak ve kibrit dolu minik kovalardan evin #mum koselerinde var. Bu durum mum askimi cok daha fazla korukleyip onlara ulasmami sagliyor




Sandal ağacı en sevdiğim oda kokusudur ama kaliteli bir mum olacak.
İşte o tam hayalimdeki koku.
:)
Hayalde de koku olur mu demeyim oluyor...




Yine mumlarım, sabah saatlerinde yaptığım pratik tatlım ve pek eğlenceli kitabım :)
Tatlı instagramda gördüğüm bir tatlıydı şu milföylü pratik olanlardan,
Baktım ki evde tüm malzemeler var hemen yaptım :) Sonra tüm gün keyif yapıp ince olan kitabımı hızla okudum.




Pazartesi sabahına huzur dolu fotoğraflar sıcak bir postla merhaba demek istedim
:)
Huzur her daim yanınız da biliyorsunuz değil mi?
Çünkü Huzur içimizde
;)







9 Şubat 2015 Pazartesi

Sandra Brown'la tanıştım sonunda :)


Sandra Brown uzun zamandır okumak istediğim yazarlardandı.
Arkadaş kitaplığında görünce hemen alıp okumak istedim. İnternette bir çok kitabını gördüğüm Sandra Brown'la sonunda tanıştım. Ama :) ama sanırım seçmiş olduğum kitaptan kaynaklı pek ısınamadım.
Sadece bir kitap okuyarak yazar hakkında bilgi sahibi olmak çok zor tabi ki!..
Çünkü kalem genelde aynı havayı verse bile kitap konu ve karakterler olarak daha farklı bir hava katıyor insana.

O yüzden bir kaç Sandra Brown daha denemem lazım.
Onun dışında kitaplardan ne beklediğiniz de önemli tabi ki...


Benim için biraz sade ve durgun bir hikayeydi.
Bu durum karakterlere ısınmamı engelledi.

Ama tabi bu Sandra Brown'un en çok satanlar listesinde bir numarada olmasını değiştirmiyor.
Kadın liste başı :) ona lafımız yok. Her liste başı yazara gözümüz kapalı güvenmemiz gerekiyor gibi bir izlenim olsa da bir kaç bestseller yazar dışında pek ısınamadığım doğrudur.


 Kapağını da pek sevemedim sanırım :)
Yazarın bu kitabı en muhteşem romanı olarak adlandırılmış. Yarınlar için ise Romantizmin doruk noktası diye geçiyor 
:D
Belki de ben romantizimden anlamıyorumdur kim bilir!..
Yada fazla roman okumaktan kaynaklanıyordur.
Bir müddet sonra sadeleşiyor hikayeler 
:)


Siz okudunuz mu Yarınlar için kitabını?
Yada başka Sandra Brown kitapları ile tanıştınız mı?
Hadi yazın bana listeme atayım :)








16 Ocak 2015 Cuma

Mutluluğumuzu küçücük karelere sığdırmak ne güzel!

Merhabalar 
:)

Bildiğiniz üzere düzenli olarak maç geceleri düzenlenir benim evde.
Bazen dondurulmuş gıdalar pişirilir tüketilir,
Bazen ben yeni farklı tarifler dener oylamaya sunarım.


Bu Fotoğraftaki yine en son ki maç gecesi.
Tv salona taşındı, Tıkınma hazırlığı yapıldı, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarları beklenmekte.
Mayalı poğaçam ve kısırım masada, Halley'li tatlım buzdolabında sırasını bekliyor.


Bu fotoğraf ise keyfin, huzurun, mutluluğun fotoğrafı.
Bitki çayım ve kitabım ile güneşi ucundan yakaladığım an.
:)


Ve yeni yılın ilk günlerinde kendime aldığım ilk hediyem
:)
Kitap aldım ki kitap dolu günlerim olsun.
Kupamın kazağına dikkat
:)





28 Kasım 2014 Cuma

Sessiz Fırtına-Laura Landon (Etkileyici)


Huzurlu günler blog dostları.
Ayın sonuna kadar okumak için niyetlendiğim kitapları nihayet bitirdim.
Ayda 10 kitap okuduğum günler geride kalmış olsa da en azında 3-5 kitap okumaya çalışıyorum.




İlk önce okumaya başlar başlamaz beni saran, alıp götüren, elimden bırakmak istemediğim ve bittiği için biraz yalnızlık çektiğim 'Sessiz İntikam' adlı şu güzel kitaptan bahsedeyim.




Aspendos yayın evinden çıkan Laura Landon'a ait bu kışkırtıcı, sakin, deli dolu roman sayesinde evinize baş ucunuza leydiler, kontlar, Dükler konuk edeceksiniz.


Kabarık elbiseleriniz ile balo salonlarında gezinirken entrikanın, aşkın, tutkunun, mutluluğun ve başarının içinde kaybolacaksınız.




İlgi çekici konusu,
sürükleyici anlatım tarzı,
gerçekçi karakterleri,
ve
seviyeli sahneleri ile güzel bir tarihi roman.




Bilindik İngiliz kitapları gibi görünse de okurken tam olarak öyle olmadığını anlıyorsunuz.
Okudukça ortaya çıkan sırlar sizi çok şaşırtıyor 
ve kitaba bütünü ile bağlıyor.
Benden bu kadar artık gerisi sizin hayallerinize ve beklentilerinize kalıyor.
İyi keyifli okumalar.
:)





ARKA KAPAK
Leydi Jessica Stanton altı gün içinde yirmi beş yaşına girip kendisini, İngiltere'nin en zengin kadınlarından biri hâline getirecek kadar yüklü bir mirasın sahibi olacaktı. Bu gerçekleştiğinde de üvey kardeşi Colin, özgürlüğüyle birlikte tüm her şeyine el koymak için Jessica'ya saldıracaktı. Tek bir çözüm vardı: kendisine Colin'in karşısında durabilecek kadar güçlü bir eş bulmak. Fakat onu koruyabilecek birisini bulabilse bile, hangi adam sırrını öğrendikten sonra onunla evlenirdi ki?

Northcote Kontu Simon Warland'ın iflasın eşiğine gelmiş olmasının yanı sıra, tüm Londra'da, müsrif babasının zamansız ölümünde bir parmağı olduğuna dair dedikodular da devam ediyordu. Artık onu her şeyini kaybetmekten koruyacak bir kadın bulmaya mecburdu. Fakat hangi kadın bir cinayet zanlısıyla evlenmek isterdi ki?

Tamamen mecburiyetten bir araya gelen Jessica ve Simon evliliklerinin anlaşmalı bir evlilik olduğu konusunda uzlaşırlar. Fakat Simon'un kendisiyle evlenmesinin ardında yatan gerçeği öğrendiğinde, Jessica'nın kalbini hiçbir yasal evrak koruyamayacaktır, çünkü Jessica tüm çabalarına rağmen kocasına âşık olmuştur. Oysa aşk, belki de ikisinin de en çok ihtiyaç duyduğu şey olmasına rağmen, ikisinin de istediği en son şeydir.


Post yazma modu;
:)