31 Ekim 2012 Çarşamba

Hep söz veriyorum ama yine gidiyorum :)

Dün gece hiç uyumadan yeni bir güne başladım.
Ve mecbur kaldığım için Marmara Park'a gitmek zorunda kaldım.
(Çamaşır makinası almaya çalışıyorum. Ve hala araştırma aşamasındayım da.
Hala...)

Gittikten sonra iyi ki gitmişim dedim.
Çünkü alışveriş merkezi sakinlikten ölüyordu.
Her zaman mağazaların bomboş olduğu, 
Yemek katı ve hollerin tıklım tıklım dolduğu alışveriş merkezleri en güzel hafta içi geziliyor.
Her ne kadar ben hiç gezmesem de...


Dedim ya "asıl amaç çamaşır makinesi araştırmasıydı" diye.
Ama o oniki dakikalık zamanda Rossmann çıkarması bile yaptım.


Bıoblas şampuan annemin geri kalanlar ise benim :)
Böylede söylerim yani. Hiç çekinmem
:D

Üzerinde elma resmi bulunan uzun kutu aşık olduğum oda kokum.
Şiddetle tavsiye etmekle kalmıyor birde indirimde olduğunu duyuruyorum 
(9,90)

Bu arada sıkı bir Nıvea satıcısı ile karşılaştığımız için Sepetimizi Çoğunlukla Nıvea ürünleri ile doldurmuş olduk. Neyse işte denemekte fayda var :)


El kremim, Nem dengeleyici maskem, Makyaj temizleme sütüm
Nıvea'dan.

Vücut sabunlarım Dove ve Arko Nem.

Evde olan tüm parfümlerime inat vazgeçemediğim She Parfüm ve deodorantım.

Rexona stick'lerim.

Pamuk çeşitlerim, aynam.

Ve ne zamandır almak istediğim Fön fırçam.
Şuan indirimde 4,90.
O yüzden uzun zamandır pahalı diye erteleyenlere çılgınlar gibi sesleniyorum.

Koşa koşa gidin alın :)






30 Ekim 2012 Salı

Boş vakitlerin geri dönüşü


Baktım ki tüm malzemeler tam eee durur muyum? Attım kendimi mutfağa.

Ve fırın sütlaç yapımına başladım.


Sütlü tatlıları seven biri olarak fırın sütlaç listemin ilk sırasında.

Ve yapmaktan en çok keyif aldığım lezzet.


Aslında klasik sütlaç tarifini sadece fırına sürdüm. Yani üzerinin kızarması için yapılan ve üzerine dökülen yumurtalı karışımı yapmadım.

Güveçlerin yarısına kadar su doldurunca o zaten kendiliğinden kızarıyor.


Sevgiliden gizli olarak yaptığım sütlaçları akşam yemekten sonra çayın yanında servis ettim.


Benim yaptığım sütlaçtan başka sütlaç sevmeyen sevgili 2 kase devirdikten sonra ancak konuşmaya fırsat buldu. Ve teşekkür etti.


Sizin elinizden çıkan şeylerin çevrenizdekiler tarafından beğenilmesi ne güzel bir duygu






29 Ekim 2012 Pazartesi

Anne ile kahve kaçamağı!


Sanki yaramazlık yapmak insana çok fazla mutluluk veriyor :)
Tabi arada sırada yapılan yaramazlıklar...



28 Ekim 2012 Pazar

1 gün!


Güne beyaz peynir, domates ikilisini kepek ekmeği ile tost yapıp hem kendimi hem midemi kandırdım.
Ne olursa olsun Domates ve Beyaz peynir beyaz ekmekle tost yapılınca daha bir aşklanıyor sanki...



Sonrasında ile bir kaç arkadaş hem hazır gıda hem ev yapımı yiyecekleri toplayıp balkonda soğuk hava sefası yaptık.
Biraz temiz hava, biraz atıştırma, bol muhabbet...



Akşamında ise sevgili ile çay, tatlı ikilisi buluşturup geceyi bitirdik.

27 Ekim 2012 Cumartesi

Bayram hediye 'm' si!..


Bayram hediyesi yazdım çünkü bayram hediyesi.
Ama kendi kendime bir bayram hediyesi.

Tabi ki bir insanın kendine alabileceği en güzel hediye Kitap.

İşte o yüzden Tess Gerrıtsen Yeni kitaplarından birini aldım.


26 Ekim 2012 Cuma

Bayram Şekeri Tadında!

Artık benden bir post beklediğinizi duyar gibiyim.
Bayram Geldi, Geliyor, Geçiyor derken bir türlü yazamadım size.
Ama daha fazla dayanamadım ve tüm sorumluluklarımı bir kenara itip sizlerle buluşmaya geldim.


İlk önce Güzel, Hayırlı, Huzurlu bir bayram diler;
Uzun zamandır blog aleminde olup camia olarak büyük olanların ellerinden sıkar,
Benden sonra blog sahibi olup taze taze post girenlerin ise yanaklarından mıncırırım! 


Ve bu güzel, kısa postumu Bayram sabahı yağmur damlaları ile ıslanıp etrafa mis gibi cim kokusu yayan fotoğrafım ile bitirmek isterim.

Tekrar Çocukların tadında bayramlar dilerim...

22 Ekim 2012 Pazartesi

Örgüler hızla sezona yetiştiriliyor

Bu POSTUM'DA sezonun açılışını yapmış olup ilk kazağımı örme girişimine başlamıştım.
İşte benim sayemde heveslenen heveslenene.

Tabi boş durmadım baktım arkadaşım benim sayemde istekte bulunup kazak örmek istiyor.
Önce gittik aldık aldık aldık. Sonra üretim günlerimiz başladı.

Sık sık buluşup modelleri oturtmaya, Örnekleri çıkarmaya çalışıyoruz.
Bir arada olunca işler daha çok ilerliyor sanki ;)


Yukarıda gördüğünüz benim geçen postumda bahsettiğim ip.
Şuan kazağım bitti. Ama son dakika bayramda giymeye karar verdim. O yüzden bu akşam son dokunuşları yapacağım. Sizler yarın görebileceksiniz 
:)



Bunlarda yeni aldığım ipler şuan şişlerle iç içe geçmiş, sonlarını beklemekte.
Ama bitirmek üzereyim az kaldı ;)

Alttakiler de arkadaşımın bir heves aldığı ipler. Oda hızla başladı.
Yakında sizlerde görebileceksiniz 
:) 



Bu arada Eminim dikkatinizi çekmiştir. 
Benim beyaz iplerim ile bu Haki yeşili Alize Cotton Gold ip aynı ürün.
Ve ben çok memnun kaldığım için onu aldırdım arkadaşıma.
Kesinlikle tüylenmeyecek bir yapısı ve sünmeyecek bir tarzı var.
Bilginize...



Buluşup buluşup örüyoruz dedim ya...
Çaysız olur mu? 
Olmaz!
Abur cubursuz olur mu?
Olmaz!





20 Ekim 2012 Cumartesi

Şaşırtan bir Lezzet!



Uzun zamandır denemeyi planladığımız lezzetlerin içinde yer alan SuperFresh Peynirli Tepsi Böreği'ni nihayet denedik.

Tahminimizden güzel, lezzetli çıktı desek ne dersiniz?


Çıtır çıtır bir börek, el açması inceliğinde bir yufka, hafif yağı ile lezzetli bir tat.

Tek kelime ile anlatmam gerekirse; Bayıldım!..



Dondurulmuş gıdaların ilk sırasında diye yazmam sanırım haksızlık olur.
Çünkü tadına baktığınız zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

"Tek bir lokmadan sonra onun hazır gıda olduğunu unutuyorsunuz.
Ve böreğin o sıkı lezzetine kapılıp gidiyorsunuz."

19 Ekim 2012 Cuma

Karşılama Sürprizi!


Annem 1 buçuk aylık Antalya gezisinden döndü.
Daha dönmeyecekti ama ısrarlarımıza dayanamadı.

Tabi kardeşlerine ve yeğenlerine olan düşkünlüğü bazen Antalya özlemi olarak geri dönebiliyor.
Bir gittim mi gelmek bilmiyor kendileri
:)

Sevgilide tutturdu "karşılamaya gidelim" diye.
İstanbul'da uçağın inmesine yarım saat kala evden (Beylikdüzü) çıkıp, havalimanına (Yenibosna) yetişmek mümkün değil.

Hatta önünüzde 'Avcılar trafiği' gibi bir gerçek varsa...

Ama biz zoru başardık. Koştur koştur uçağın iniş saatine yetiştik.

Ve annemi karşıladık.
Kısa bir şaşkınlık, biraz gözyaşından sonra başladı
"İstanbul gibi yerde karşılamaya mı gelinir?" diye.

Sonra tuttuk kolundan çeke çeke bizim evimize getirdik.


Haa birde oralara kadar gitmişken Kestane şekeri almadan olmazdı.
Sevgilide midesine yenildi ve raftaki son şeker kutusunu kaptı.


Ve özlemler buluşunca biraz daha arttı.
Hasret giderme çabaları
"Ne kadar özlemişim, sarılınca anladım" cümlelerine karışıp gönüllere doldu.

17 Ekim 2012 Çarşamba

LINDA HOWARD 'ın Kara Meleği!

Bugün birde baktım ki; okuyalı uzun zaman olmuş ve sizlerle paylaşmamışım.
Hemen sarıldım klavyeme başladım tıkırdatmaya.


Bir arkadaş sohbetinde konuşulurken konu bu kitaba gelmişti.
Ve bende aklımın bir köşesine yazmıştım.

Sonra kitapçım da görüp hemen saldırdım.
(Durur muyum? Durmam!)

Ve iyi ki almışım dediğim kitapların başında geldi.
Kitabın sayfalarını hızla çevirdim ve bir gecede yuttum da yuttum.

Bir kadının yer altında karışık işler çeviren adamın metresi olması ile başlayan kitap,
2 yıl boyunca "aptal kadın" rolünü canlandırması ve sonunda adamın bankasında ki Milyon Dolarları alıp kaçması ile hızlanıyor.

Yer altının derinlerinde çok ünlü olan bu adam, kadının ölümü için seri katil kiralaması ile,
kitap bol aşk, bol aksiyon, bol macerayı beraberinde getiriyor.

Nerede durmanız lazım,
nerede soluklanmanız gerekiyor karıştırıp kalıyorsunuz.

Sonunda "hadi artık biriniz ölün, bende biraz sakinleşeyim" dediğiniz bile oluyor.

Ama kitap yazım tarzı, hızı, konusu ve karakterleri ile sizi sarmakla kalmıyor,
Bir de üzerine sizi kalbinizden vuruyor...

Yazarın kalemini beğenince gidip bir başka kitabını daha aldım.
:)
"Durur muyum? Durmam!"







15 Ekim 2012 Pazartesi

Ödüller, Mimler...

Yoğun geçirilmiş dört günden sonra hepiciklerinize MERHABA...
Ara verince baktım ki ödüller mimler birikmiş. O yüzden çok bekletmeden başlıyorum.

İlk olarak Sayın Süper Bacım   ve Şanselize Bulvar sakini sevgili Şükriye beni ödüllendirmiş. İşte burada...


Süper Selma'a teşekkürlerimi iletirken aynı zamanda gözlerinden yaramazlık fışkıran bu bebeğin yanaklarını sıkma duygularımı onun yanakları üzerinde hayata geçirmek istediğimi özellikle belirtmek isterim.
=))

Ve gelelim Mim işine.
Şanselize Bulvarı sakini olan Şükriye beni de eklemeyi unutmamış yaptığı mim'me.

Aslında iyi de olmuş. Geçen sefer yazmış olduğum istek postum Hayaller'im
Bir kaç gün sonra gerçekleşmişti. Ve hemen size duyurmuştum Evrene giden mesajların geri dönüş yolu.

Zaten yazılan şeylerin gerçekleştiğine çok fazla inanırım.
O yüzden bu mim beni çok mutlu etti.

Teşekkürler Bulvarın güzel kadını...
:)

Çantamdaki 5 şey 

*Su'yum
*Güneş gözlüğüm
*Şalım
*Fotoğraf makinem
*Not defterim

Odamdaki 5 favori şey

*Kitaplarım
*Makyaj malzemelerim
*Mp3'üm
*Çiçeklerim
*Hayvanlarım

Bu ay planladığım 5 şey

*Yeni saksı ve toprak alıp çiçeklerimin saksılarını düzenlemek istiyorum.
*Görüşmek istedim arkadaşlarımı evimde ağırlamak istiyorum.
*Hediyeleşme etkinliğinde eşim olan Seyyah Gül ablamın paketini bitirmek istiyorum.
*Gitmek istediğim bir film ve almak istediğim bir kitap serim var.
*Ve doğum günüm için çalışmalara başlamak istiyorum.

Almak istediğim 5 şey

*1 adet Nikon fotoğraf makinesi almak istiyorum.
*Ve hayallerimden biri; Bir karavan almak istiyorum.
*Salonum için güzel bir ses sistemi almak istiyorum.
*Çamaşır makinemin yenilenmesi lazım,
hala araştırma aşamasındayım. 
Umarım alabilirim.



Beni mimleyen kişi  Şükriye'de etkilendiğim 5 şey 

*Kesinlikle çok doğal, içten, sıcacık
*Yeni tanışmamıza rağmen çok ilgili
*Kalbinin güzelliği yüzüne, yazılarına yansıyan samimi bir blogger
*Ve her fırsatta varlığını hissettirmesi onun tatlı kalbinin tadına ayrıca yardımcı oluyor
*Bol Videolu postlarına harcadığı emeğe hayran kalan biri olarak Çalışmalarından etkileniyorum.


11 Ekim 2012 Perşembe

Kremalı bir aşk benimki sizlere

Yarın gelecek olan özel misafirleri için dün geceden beri koşturan ben,
arkadaşımın hazırlık aşamasındaki yardımlarından dolayı geceyi mutlu bitirmek üzereyken,
aklıma gelen siz biricik takipçilerime;

Bol bol huzura doyacağınız,
Mutlu rüyalar göreceğiniz bir gece dilemeden yatmak istemedim...

Çilek tadında rüyalar...


10 Ekim 2012 Çarşamba

Huzurlu ve Sakin!


Güne böyle başlayıp,

Öğle vakti biraz yaramazlık yapıp,

5 çayımı yeni okumalarım ile birleştirip,

Akşamında ise hafifliğin tadına vardım.

Gece ise Sevdiğimin benim için buzdolabı süsleri ile yaptığı sürpriz sayesinde huzurla uyudum.





9 Ekim 2012 Salı

Çanakkale adı altında Biraz fazlaca Diyalog!

Ne kadar erken yazarsam o kadar iyi olur diye düşünmeme rağmen ancak bu sabah konu bu film üzerine gelip durduğu için bir anda yazmaya başlıyorum.

Tv'de boy göstermeye başladığı andan beri 
"Yaşasın Fetih 1453 tadında bir film daha geliyor" diye umutlarla soluğu sinemada aldım.


Şimdi ise gülsem mi ağlasam mı? bilemiyorum.
Vizyona girdiği tarihten 1-2 gün sonra koşa koşa gittiğim sinemadan sinirlerini bastırmak zorunda kalarak çıktım.

Çanakkale gezimizden sonra Ve GalliPoli'deyiz. (Gelibolu) postumda yaşadığım, hissettiğim duygularımı tekrarlamak adına gidilmiş bu film bu zamana kadar sinemaya verdiğim zamana ilk kez acıma sebebim oldu.

Bol Savaş sahnesi ve gözyaşı beklerken Beyaz elbiseli kadının film boyunca bir sağa bir sola koşturup duruşunu izledik.

"Bayrak, kan, vatan geçin bunları, fazla abartmayın" diye bas bas bağıran filmden çıkarken yediğim mısır mideme oturmuş, sinirlerim tepeme çıkmıştı.

Yani Sinan Çetin iyi bir senarist olmadığını bizlere bu şekilde çok net anlattı.
Sanırım bazı insanlar tek meslekte yoğunlaşmalı.



Bu arada benim uzun zamandır vizyona girmesi beklediğim film "Çanakkale Çocukları" filmi değilmiş.
Bir yanlışlık yapıp o filme götürmüşüm milleti.

Asıl gitmek istediğim film BU!

Bakalım şimdi onun vizyon tarihini bekliyorum...





7 Ekim 2012 Pazar

Bana kimler gelmişte haberim yokmuş! :D

Önce hoş gelmiş sefalar getirmiş Kalbimin Süper kızı.

İşte Neler yapmışız burada.

Pembeli Deniz'le Pazar Sohbeti

Hala şaşkınlık boyutlarını fazla aşmış ben ancak kendime geldim.
Uzun zamandır beklediğim Sürpriz buymuş demekki"

Taze taze MiM

Uzun zaman oldu bir Mim hediyesi almayalı.
Kendilerini yani tanıyıp çok sevdiğim blog arkadaşım Şanselize Bulvarı sakini Sayın Karahan.

Farklı soruları olan bu Mim'i çok sevdiğimi ayrıca belirmek isterim.


Sesinizin çok güzel olduğunu farzedin ve ideal sahne performansınızı tarif edin.
(Hangi şarkıyı söylerdiniz,nasıl giyinirdiniz,size kimler ya da hangi aksesuarlar eşlik ederdi?)

İlk olarak kesinlikle sahnede olmazdım. Bol dansçı, bol ışık ve bol enstrüman olan bir sahneye sahip olur. Sahne arkasından şarkılarımı söyler Gecenin sonunda sahnedeki kalabalığı boşaltır  ve ben tek başıma selam verirdim. (Bir akrep kadını olarak ilgi odağı olmak benim en zayıf noktam)

Düz Bembeyaz bir elbise ile bu şarkıyı söylerdim.



Özel bir gününüzde bir koro ya da özel bir kişi sizin için sürpriz bir parça hazırlamış.Parçanın özelliği sizi tarif etmesi.Hangi parça olurdu bu?




Sevgilim bana bu şarkıyı kendi söylerdi. Kimseler yokken kulağıma fısıldardı... :)


İçinizde kalmış,söylenmemiş bir takım şeyler var.Uygun şartların bir araya geldiğini hayal edin.O kişiye (yarım kalmış bir aşk,kırgın olduğunuz bir dost vs.) duygularınızı anlatabileceğiniz bir fırsatınız var.Ona hangi şarkıyla duygularınızı anlatırdınız?




Kesinlikle bu şarkı ile anlatırım.
Beni kıranların hepsine hakkım helal. Çünkü ben ne dersem diyeyim  Ondan büyük ALLAh var.


Sizi şu an okuyanlara göndermek istediğiniz parça?


Bugün her an kulağımda ve dilimde olan bu şarkıda benden size gelsin o zaman!..




6 Ekim 2012 Cumartesi

Annem; "Yorgunluğun adını Gezme koymuşlar."


Büyükçekmece sahildeyiz!


Hiç gitmemiş olanlar için bol fotoğraf



Bizim gibi yüzenlere bakıp kıskanmanız için.
(Mayoları evde unutan biz, elimizde sularımız onları izledik, aynı şuan sizin yaptığınız gibi)
Kıskandık ve sadece izledik.
:(



İçi boş olsa bile çok havalı gözüküyor üçgen Polis merkezi.
Böyle Ofis dostlar başına...



Yemeden içmeden olmaz.
Tabi birde paylaşmadan!


Geziler devam edecek.
Yeni bölümlere...









4 Ekim 2012 Perşembe

PET GARDEN'e teşekkürler!


Akvaryum bizim evde önemli bir yerde. 
Evde birbirini kaybeden çiftler aradıkları kişiyi akvaryumun önüne yerleştirilmiş 2 adet berjerin önünde bulur.
Çaylar o iki koltukta içilir. 
Gelen kankalar akvaryum bulunan odada ağırlanır.

Hal böyle olunca aylık gelirin yarısından fazlası akvaryumun düzeni için harcanıyor.
Bu harcamaların en hesaplısını, En keyiflisini sanırım PET GARDEN sayesinde yaptık.


PET GARDEN'in başlatmış olduğu numune gönderimine bizde katıldık. 
Bugün elimize ulaştı.



Bu kadar kısa sürede elimize ulaşmasını beklemezken birde paketin yoğunluğunu görünce mutluluktan dört köşe olduk.


Biz sadece istediğimiz 7 adet yem numunesini beklerken paketimizden 9 adet numune çıktı.
Hepsi de oldukça fazlaydı.



Bir de akvaryum, yemler, yetiştirme, bakım, hakkında bilgiler içeren kitapçıklar var.
Okunmak için bekliyorlar.
Okuyup O