Bulutlu, yağmurlu, serin bir İstanbul sabahından merhaba.
(Hep böyle devam etse yaz sonuna kadar hiç itirazım olmaz ama)
Bu hafta sonu ise Çanakkale'ye
uğurlandık.
Önce şöyle bir açıklama getirmek istiyorum.
"Gittikten sonra iyiki gelmişim
dedirten tüm o kalabalık istediğim yerlere mekanlara girmemizi engelleyecek
derece olan yoğun tüm insanlara,
Caddeler ve şehitlik önünde arabayı park
etmek için yer bulamamamızı sağlayan farklı çeşit tüm plaka sahiplerine, en önemlisi her şehirden akın akın
ziyarete gelmiş olan yerli turistlerime Teşekkürü bir borç biliyor ve hepsini
ayrı ayrı selamlıyorum."
Bunca zaman neden gelmemişim dedirttiler
bana.
O kadar çok yerli turist vardı ki
anlatamam size.
Sadece iki kafile yabancı turist gördük.
İşte yaa benim milletim ne kadar
mutluyum. :))
Şimdi ise gelelim yol ve Çanakkale
anılarına.
Biraz yolluk hazırladık ilk mola yerinde
güzel bir kahvaltı yaparız diye.
Kahvaltımızı
Ereğli'de yaptık. Çokda güzel ve keyifli oldu.
Şimdi yol boyunca iki tarafımızı saran
Ayçiçek tarlalarından bahsetmek istiyorum.
O kadar çoklardı ki yeri kitap bile
okutmadılar bana :)
Yol boyunca sıra
sıra dizilmiş küçük köylerin hepsi denize dalış mesafesinde yerleştirilmiş.
Bu durumdan en çok
yararlananlar ise günübirlik tatilcilerimiz.
Tabi bizde
dayanamayıp kırdık dümeni Güneyli köyüne
Biraz ıslandık bolca tuzlandık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder